90'lara geri dönüyoruz, gündemi geri sarıyoruz.

Sizlere 1992 yılından sesleneceğimiz bültenlerimizle karşınızdayız. Bugün, 21 Haziran 1992. Günlerden Pazar.  İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Kurban Bayram’ı dolayısıyla Diyarbakır, Mardin ve Şırnak’taydı… İstanbul’da, Yeni Galata Köprüsü trafiğe açıldı… BM Afet Yardım Koordinatörlüğü, İstanbul’u deprem konusunda uyardı… Rio’da düzenlenen Çevre Zirvesine katılan Başbakan Süleyman Demirel, Aliağa termik santralinin yapımının durduracağını açıkladı… Bu haftanın bültenini okumak için tıklayın

Sizlere 1992 yılından sesleneceğimiz bültenlerimizle karşınızdayız. Bugün, 14 Haziran 1992. Günlerden Pazar. İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Kurban Bayram’ı dolayısıyla Diyarbakır, Mardin ve Şırnak’taydı… İstanbul’da, Yeni Galata Köprüsü trafiğe açıldı… BM Afet Yardım Koordinatörlüğü, İstanbul’u deprem konusunda uyardı… Rio’da düzenlenen Çevre Zirvesine katılan Başbakan Süleyman Demirel, Aliağa termiksantralinin yapımının durduracağını açıkladı… Bültenimizi okumak için tıklayınız.

Sizlere 1992 yılından sesleneceğimiz bültenlerimizle karşınızdayız. Bugün, 7 Haziran 1992. Günlerden Pazar. Türkiye, bu hafta yüksek enflasyon sarmalı içindeki ekonomik krizden kurtulmanın yollarını arıyor… SHP’den istifa eden Kürt milletvekilleri, yeni parti arayışında… İstanbul’da yeni tramvay deneme seferlerine başladı…7 Haziran bültenimizi okumak için tıklayınız. 

Sizlere 1992 yılından sesleneceğimiz bültenlerimizle karşınızdayız. Sizlere 1992 yılından sesleneceğimiz bültenlerimizle karşınızdayız. 30 Mayıs bültenimizi okumak için tıklayınız

DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar, faili meçhul cinayetleri araştırmak üzere gittiği Batman’da öldürüldü. ANKARA– Batman’da yeniden tırmanışa geçen faili meçhul cinayetleri araştıran ve aralarında DEP Milletvekillerinin de bulunduğu gruba silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda, DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar ve DEP Batman İl Yönetim Kurulu üyesi Metin Özdemir öldürüldü. Saldırı sonrasında Batman’da sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yasak, belediye hoparlörlerinden anons edilirken, şehrin belirli konumlarına zırhlı askeri araçlar yerleştirildi. ‘CİNAYET İŞLENENE KADAR ORTADA TEK BİR POLİS YOKKEN, OLAYDAN ÜÇ DAKİKA SONRA OLAĞANÜSTÜ ÖNLEMLER ALINDI’ Batman’da faili meçhul cinayetleri araştırmak için yürütülen çalışmalar kapsamında kendilerine hiçbir güvenlik görevlisinin eşlik etmediğini hatırlatan DEP Milletvekili Leyla Zana, “Ne ilginçtir ki cinayet işlenene kadar ortada tek bir polis yokken, olaydan üç dakika sonra olağanüstü önlemler alındı” ifadelerini kullandı. BAŞBAKAN ÇİLLER: ‘DEVLET OLAYA HEMEN EL KOYMUŞTUR’ DEP Milletvekili Sincar ve parti yöneticisi Özdemir’in öldürülmesinin ardından Bakanlar Kurulu olağanüstü toplandı. Cinayete dair açıklama yapan Başbakan Tansu Çiller […]

Özgür Gündem Özgür Gündem yayına başladığında nelerle karşılaşacağını, hangi baskılara göğüs germek zorunda olacağını biliyordu. Fakat halkların sesi, emekçilerin sesi, kadınların, çocukların, düzene muhalefet edenlerin, işkence görenlerin, köylerinden sürülenlerin, düzene karşı sesini yükseltmek isteyenlerin bir sesi, kürsüsü olmalıuydı. Sahibinin sesi haline gelen yazılı ve görüntülü medyaya, Mehmetçik Gazetecilere aykırı bir ses çıkmalıydı. Bu ses ve kürsü olma görevi Gündeme düştü. Gündem bütün çalışanlarıyla bu görevi üstlendi, yüklendi ve bugüne kadar taşıdı. Taşımaya da devam etmeye kararlı. Geçmişte karşılaştığı baskıları göğüslemeyi nasıl göze aldıysa bundan sonra karşılaşacağı baskıları da göğüslemeye hazır olacaktır. Gündem çıktığından bugüne kadar muhabirinden, yazarına, dağıtıcısından, teleksçisine kadar hangi baskılar, tehditler, katledilmelerle karşılaştığını hatırlamak bundan sonra neleri göğüslemeye hazırlandığı konusunda iyi örnektir. 1992 yılı, Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik ihlallerin en fazla yaşandığı yıllardan biri oldu. Türkiye’de hiçbir dönemde olmadığı kadar çok sayıda gazeteci yaşamını yitirdi. 1992 yılı içinde 11 gazeteci uğradıkları silahlı saldırılar sonucu yaşamını yitirdi. Öldürülen gazetecilerden […]

Faik Bulut İstanbul- Cağaloğlu’nun arkalarında bir sokak. Saat sabahın 7.30’u. Yaklaşık 40 kişilik bir grup sabahın ayazında bekliyor. Hepsi yorguni, hepsinin yüzündeki çizgiler yaşam koşullarının izini taşıyor. Bir kamyonet yaklaşıyor bekleyen insanlara. Koşuluyorlar. Kamyonettekiler içlerinden güçlü görünen birkaçını seçip alıyor. Geride kalanlar yeni bir kamyonet ya da iş verecek birinin yolunu gözlüyorlar umutla. Burası Cağaloğlu hamallarının durağı. Hergün okunup bir tarafa bırakılan gazetelerin, dergilerin, kitapların, taşıdığımız kimliklerin, duvarlardaki, masalardaki takvimlern velhasıl basılı her kağıdın içinde bu hamalların emeği ve alınteri var. Çünkü önce kağıdı onlar sırtlıyor, boyayı onlar taşıyor, makineler onların alınteriyle yerine getiriliyor. Basılı kağıtları yerlerine ulaştıran da yine onlar. Cağaloğlu hamallarıonın çoğu Niğdeli. Niğde’ye yatırım yapılmadığı için büyük şehre göç ettiklerini söylüyorlar. Fakat büyükşehirde büyük iş bulmak da o kadar kolay değil. Bu nedenle hamallık yapmaya başlamışlar. Kimi 10 yıldır, kimi 30 yıldır yapıyor bu işi, kimi de yeni başlamış. Günde 70-80 bin lira kazandıkları halde “Onların yırtık dökük […]

Yaşar Kaya Değerli Gündem okurları! Böyle bir yazı yazmak kolay değil! Gündem’in yayınına bugünden itibaren bir süre ara veriyoruz. Bu, zorunlu. Bilindiği gibi devlet ve güçleri; polis, Kontrgerilla, Babıâli elbirliğiyle bizi, yani Gündem’i boğmaya çalıştı. Çünkü gerçekleri, sadece gerçekleri yazarken haklıydık ve haklılığımıza olan inancımız tamdı. Bizleri, ateş ederek susturmakta başarılı olamayanlar, bu kez ekonomik ambargoyla boğmaya çalıştılar. Kürdistan’da; Diyarbakır’da, Urfa’da, Mardin’de, Elazığ’da, Van’da ve daha birçok yerde gazetemizi dağıtan Birleşik Basın Dağıtım A.Ş. dağıtımdan vazgeçti. Biz kendi imkanlarımızla dağıtmaya çalıştık. Bu son aylar böyle geçti. Gazetemizi dağıtan muhabirlere, gönüllülere, yurtseverlere ateş ettiler. Bu, bize uygulanan imha planının bir parçasıydı. Bugün Kürt illerinde saldırı ve engele uğrayan tirajımızın günlük zararı 30 milyondur ve ayda toplam 1 milyar lirayı bulmaktadır. Bu durumda yayına devam etmemiz imkansız hale gelmiştir. Sekiz aydan beri yayın hayatına devam eden, Avrupa coğrafyasında 9 ülkede 16 bin civarında bir satışa ulaşan ve bu iki ay içinde 30 […]

1980’li yılların ikinci yarısında, bu güçlü akıntıya karşı böyle bir kitap yayımlamak bence bir entelektüel cesaret işaretidir. Gülnur Savran-  Özgür Gündem 1988-89 yıllarında Sınıftan Kaçış’ı çevirmenin hayalini kurdum. (Ben çevirseydim başlığına “Sınıftan Ricat” derdim.) Ne var ki, bu sıralarda sol düşünce dünyasında hüküm süren modaya bu kadar uymayan bir kitabı hiçbir yayınevine önermeye cesaret edemedim. Her ne kadar yayın broşürlerinde ya da gazetelerin kitap sayfalarında yer yer tersine bir edaya bürünseler de, bütün yazılar gibi kitap tanıtmaları da taraflıdırlar. İnsan, bir kitabı ya çok beğendiği için tanıtmak ister ya da çok kızdığı için eleştirmek. Bugüne kadar kitap tanıtma yazılarım hep baştan duygu yüklü oldu. Ama bu yazıyı yazmaya oturduğumda, aslında taraflı bir yazı bile yazamayacak kadar taraf olduğumu bir kez daha hatırladım. E. M. Wood’un kitabını 1987 yılında ilk kez okuduğumda sarsılmıştım. Benim yazmayı düşleyeceğim, ama asla beceremeyeceğim kitap karşımda duruyordu. Daha sonra Wood’un başka kitaplarını ve özellikle son dönem yazılarını […]

Boynumdan akan kan diğer yanıma süzüldü. Korku, merak ve telaşla harmanlanan yüz ifadeleriyle insanlar çevirdi etrafımı, çığlık çığlığa sesler yükseldi arkamdan Haberin İçinden / Burhan Karadeniz Sıcak bir 5 Ağustos sabahıydı. Keyifle tutturduğum ıslıkla adımladım mahallemizin uzun, geniş sokağını. Kuş ve çocuk cıvıltıları arasında yeni bir güne başlamanın olağan telaşı yaşanıyordu. Evden 50 metre kadar sonraydı, yere yığıldı bedenim, elimde sıkı sıkıya kavradığım haber notları bir yanıma saçılırken, boynumdan akan kan diğer yanıma süzüldü. Korku, merak ve telaşla harmanlanan yüz ifadeleriyle insanlar çevirdi etrafımı, çığlık çığlığa sesler yükseldi arkamdan. İşte o an yüzyıllardır süregelen ihanetin hain kurşununa hedef olduğumu anladım. Bir tiyatroda final sahnesini oynayan oyuncu gibi hissettim kendimi. Ölümle yaşam arasındaki o ince noktadaydım. Son sözlerimi söylerken Cengiz’i, Yahya’yı, Hafız’ı düşündüm. Rahatlamış ve mutlu hissettim kendimi. Kaldırıldığım Diyarbakır Devlet Hastanesi’nin Yoğun Bakım Servisi’ne şehrin dört bir yanından insanlar sel gibi akmaya başladı. Özveri, dostluk ve dayanışma kendiliğinden organize oldu. Hastaneyi kuşatan dostlar […]