Faili meçhul cinayetleri araştıran DEP vekili Sincar Batman’da öldürüldü

Faili meçhul cinayetleri araştıran DEP vekili Sincar Batman’da öldürüldü

DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar, faili meçhul cinayetleri araştırmak üzere gittiği Batman’da öldürüldü.

ANKARA– Batman’da yeniden tırmanışa geçen faili meçhul cinayetleri araştıran ve aralarında DEP Milletvekillerinin de bulunduğu gruba silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda, DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar ve DEP Batman İl Yönetim Kurulu üyesi Metin Özdemir öldürüldü. Saldırı sonrasında Batman’da sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yasak, belediye hoparlörlerinden anons edilirken, şehrin belirli konumlarına zırhlı askeri araçlar yerleştirildi.

‘CİNAYET İŞLENENE KADAR ORTADA TEK BİR POLİS YOKKEN, OLAYDAN ÜÇ DAKİKA SONRA OLAĞANÜSTÜ ÖNLEMLER ALINDI’

Batman’da faili meçhul cinayetleri araştırmak için yürütülen çalışmalar kapsamında kendilerine hiçbir güvenlik görevlisinin eşlik etmediğini hatırlatan DEP Milletvekili Leyla Zana, “Ne ilginçtir ki cinayet işlenene kadar ortada tek bir polis yokken, olaydan üç dakika sonra olağanüstü önlemler alındı” ifadelerini kullandı.

BAŞBAKAN ÇİLLER: ‘DEVLET OLAYA HEMEN EL KOYMUŞTUR’

DEP Milletvekili Sincar ve parti yöneticisi Özdemir’in öldürülmesinin ardından Bakanlar Kurulu olağanüstü toplandı. Cinayete dair açıklama yapan Başbakan Tansu Çiller “Failler mutlaka bulunacaktır. Devlet, olaya hemen el koymuştur” dedi.

Bakanlar Kurulu sonrasında açıklama yapan Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yıldırım Aktuna ise  yaşanan cinayete ilişkin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu’nun kabine üyelerine bilgi verdiğini söyledi. Batman’da gece sokağa çıkma yasağının devam ettiğini belirten Aktuna, yürütülen soruşturma kapsamında 16 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Yürütülen soruşturma hakkında bilgi veren Aktuna “Hizbullah örgütünün deşifre edilmesinde ilerleme kaydedilmiştir. Kimlikleri belirlenen tetikçilerin yakalanması amacıyla da bölgeye daha öncekilere ek olarak yeni bir uzman ekibin gönderilmesi kararlaştırılmıştır.” ifadelerini kullandı.

ÜÇ BAKAN ‘SİNCAR’IN KATİLİ YAKALANDI’ DEDİ. İÇİŞLERİ BAKANI YALANLADI

Sincar ve Özdemir’in öldürülmesi ile ilgili soruşturma sürerken katil zanlılarının yakalanıp yakalanmadığı konusunda bakanlar çelişkili açıklamalar yaptı. Devlet bakanı Mehmet Gölhan, Sincar ve parti yöneticisi Özdemir’in katil zanlısının yakalandığını açıkladı.

Hükümet sözcüsü Yıldırım Aktuna ve Devlet Bakanı Necmettin Cevheri, Gölhan’ı doğrularken, İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ve Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan ‘katil zanlısı yakalandı’ açıklamalarını yalanladı. İçişleri Bakanı Gazioğlu  “Ben İçişleri bakanıyım. Bana şu saate kadar böyle bir bilgi gelmedi. Gözaltındaki 30 kişinin sorgulamaları sürüyor.” diye konuştu.

SİNCAR’IN HİZBULLAH TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ AÇIKLANDI

Olağanüstü Hal Valisi Erkan, DEP milletvekili Sincar ve parti yöneticisini, hizbullahçı Orhan Elçin ve Veysi Kovan’ın öldürdüğünü açıkladı. Gözaltındaki kişilerin ise Hizbullah’ın ‘beyin takımı’ olduğu belirtildi.

Sanıkların Hizbullah örgüt üyesi oldukları belirtilirken örgütün beyin takımının yakalandığı ancak iki tetikçinin firarda olduğu açıklandı. Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yıldırım Aktuna, Bakanlar Kurulu toplantısı ardından yaptığı açıklamada,  “Tetiği çekme bir piyon olayıdır. Önemli olan bu tür örgütlerde beyin takımıdır. Bu olayda da beyin takımı ele geçirilmiş, örgütün üst takımı çökertilmiştir” dedi.

Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan herk iki sanığın da Hizbullahçı olduğunu ve firarda olduklarını belirterek, yakalanmaları için operasyonların sürdürüldüğünü açıkladı.

‘OLAYLARIN ARDI ARKASI KESİLMİYORSA, DEVLET BU OLAYLARIN ORTAĞIDIR, FAİLİDİR’

Batman’da sokağa çıkma yasağının devam ederken DEP Milletvekili Hatip Dicle, Leyla Zana, Ali Yiğit ve Remzi Kartal ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyerek saldırıdan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile milletvekillerini sorumlu tuttu.

Hükümetin olayı “Ermeniler veya Hizbullah yapmıştır” sözlerini gülünç bulduğunu söyleyen DEP Başkanı Kaya, “Bütün bu silahlı örgütler ülkede cirit atıyorsa devlet olarak sizin fonksiyonunuz nedir? Olayların 3 yıldır ardı arkası kesilmiyorsa o zaman devlet bu olayların ortağıdır failidir.” dedi.

SİNCAR İÇİN DEP GENEL MERKEZİ’NDE YAPILMAK İSTENEN CENAZE TÖRENİ, ANKARA VALİLİĞİ TARAFINDAN ENGELLENDİ

DEP’li milletvekilleri ve yöneticiler, cinayetin sorumlusu olarak gördükleri devleti protesto etmek amacıyla Sincar için Meclis’te tören düzenlenmemesini kararlaştırdı. Ankara Valiliği Sincar’ın cenazesinin DEP Genel Merkezi’nde katafalka konulmasına izin vermedi. DEP yetkilileri, öldürülen Mardin milletvekili Mehmet Sincar’ın cenaze töreninin kendi istedikleri gibi yapılmasına izin verilmeyince, cenazeyi morgda bekletme ve defnetmeme kararı aldı.

Ankara Valiliği, gerekçe olarak cenazenin muhafaza edildiği Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nin “cenazenin 24 saatten fazla katafalka kalmasına sıhhi yönden sakıncalı olabileceğini” içeren raporunu gösterirken, hastane yönetimi de “valiliğin kesin emri” nedeni ile cenazenin teslim edilemeyeceğini DEP yöneticilerine bildirdi. DEP Genel Başkanı cenazenin verilmemesini “hak gaspı” olarak niteledi. DEP yöneticileri Sincar için hazırlanan boş katalafalkın önünde saygı nöbeti tuttu.

TÖREN YAPILMASINA İZİN VERİLMEYEN SİNCAR’IN CENAZESİ DEP’LİLERİ TARAFINDAN ALINMADI

DEP Genel Başkan’ı Yaşar Kaya parti yöneticileri ve milletvekillerinin bulunduğu genel merkez binasında bekleyiş sürerken Sincar’ın cenazesini almak için ailesinden ve DEP’ten hiç kimse başvuru yapmadı. Kaya ve milletvekilleri, istedikleri törene izin verilmemesi nedeniyle cenazeyi almamakta kararlı olduklarını belirtti.

Ankara Valiliği tarafından cenazenin alınması için tanınan süre içinde Hacettepe Hastanesi’ne başvuru yapılmadı. Hastaneye gelen valilik yetkilileri morga girerek Sincar’ın cenazesinin kimlik tespitini yaptı. Sincar’ın cenazesi Ankara valiliğine ait bir ambulansa yerleştirildi. Tabutun üzerinde bulunan DEP bayrağı çıkarılarak, yerini yeşil renkli cenaze örtüsü sarıldı.

Sincar’ın cenazesinin hükümet tarafından Türk Hava Yolları’ndan kiralanan özel uçağın kargo bölümüne yüklenmesi sırasında aprona sadece emniyet yetkilileri ve görevliler alındı. DEP yöneticileri valilik tarafından kendileri için uçakta ayrılan yerleri boş bıraktılar. Diyarbakır’a götürülen Sincar’ın cenazesi, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait helikopterle Mardin’in Kızıltepe ilçesine götürüldü.

BABA SİNCAR MARDİN’E GETİRİLEN CENAZEYİ TESLİM ALMADI

Sincar’ın cenazesinin güvenlik güçleri tarafından bizzat gömüleceğinin anlaşılması üzerine Kızıltepe İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Soranlar, Sincar’ın aile evine giderek baba Tevfik Sincar ile görüştü. “Olay çıkmaması için devlet çeşitli önlemler almıştır” diyen Soranlar’a karşılık, baba Tevfik Sincar, cenazeyi teslim almayacaklarını söyledi. Sincar şunları kaydetti:

“Cenazeyi almayacağız. Cenazeyi almamızın sebebi orada evi, hanımı, çocukları, arkadaşları, partilileri var. Ben şimdi onların fikirlerini almadan teslim alamam. Ayriyeten onun partisi DEP de orada var. Bunların hiçbirisi gelmemiş. Yani bu sebepten dolayı biz de cenazeyi almayacağız.”

SİNCAR İÇİN SEKİZ KİŞİYLE CENAZE NAMAZI KILINDI

Sincan’ın cenazesi için Abdüllatif Yumuşak Camii’nde 10 dakika süren bir cenaze namazı kılındı. Namaza cenazeyi gömmeye gelen 7 belediye işçisi katıldı. Sincar’ın cenaze namazının hemen ardından tabut hızla İpek Mahallesi’ndeki aile mezarlığına götürüldü ve burada toprağa verildi. Cenazenin gömülmesine çevrede oturan ve tesadüfen orada bulunan yaklaşık 20 kişi katıldı. Cenazeye Sincar’ın ailesinden ve yakınlarından hiç kimse katılmadı.

‘DEVLET CENAZEMİZİ GASP ETMİŞTİR’

DEP Genel Başkanı Yaşar Kaya, Sincar’a herkese yapıldığı gibi bir cenaze töreninin yapılmasına izin verilmediğini belirterek “Devlet cenazemizi gasp etmiştir” dedi.

Cenazenin Diyarbakır’a gönderildiğini haberlerden öğrendiklerini ifade eden Kaya, “Parti olarak herkesin yaptığı gibi demokrasi şehidimize normal bir saygı ve dini tören yapmak istedik. Hiçbir özel isteğimiz olmadı. Ancak Ankara Valiliği tarafından tören programımızın yapılması engellendi.” diye konuştu.

‘SAYGI DURUŞU VE DİNİ TÖREN HAKKIMIZDI’

Hükümet yetkililerinin kendilerine “Devlete şart koşulmaz, devlet pazarlık yapmaz” dediğini söyleyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim hükümetle pazarlık yapmak gibi bir niyetimiz olmadığı gibi herhangi bir şart da öne sürmedik. Saygı duruşu ve dini tören hakkımızdı. Bu hakkımızı kullanmak istedik, diyalog yolunu sonuna kadar açık tuttuk. Devlet cenazemizi gasp etmiştir. Bu gasp olayı sadece bize reva görülmüştür.”

SİNCAR’IN AİLESİNİN YAŞADIĞI EVE BOMBALI VE SİLAHLI SALDIRI

Sincar’ın ailesinin yaşadığı Kızıltepe’deki ev, Sincar’ın cenazesinin gömülmesinden bir gün sonra bombalandı. Saldırı sırasında Sincar ailesinden biri ağır olmak üzere beş kişi yaralandı. Sincar ailesine başsağlığına gelen DEP Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana’nın da bulunduğu ev kimliği belirsiz kişilerce önce bombalandı ardından da otomatik silahlarla tarandı. Saldırı sırasında evde bulunan Zana olayı şöyle anlattı:

“Televizyonda SHP genel başkan adaylarının açık oturumunu izliyorduk. Birden bir patlama sesi duyduk. Bir bomba daha atıldı, arkasından otomatik silahlarla bulunduğumuz tarafa doğru görmediğimiz bir yerden ateş açıldı. Daha sonra 5 kişinin yaralandığını gördük Kadriye teyzenin çok kan kaybettiğini gördük. Bomba parçalarıyla mı yoksa kurşun atıldığı için mi yara aldığını anlayamadık.”

Mehmet Sincar Kimdir?

Mehmet SİNCAR 1953 yılında Mardin’in Ömerli ilçesi İkipınar köyünde dünyaya geldi.  İlkokulu doğduğu köyde, ortaöğrenimini Mardin’de tamamladıktan sonra lise eğitimi için Adana’ya gitti. Burada Adana Meslek Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1973 yılında Ankara Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’ni kazandı. Okulunda etkin olan sağcı öğrencilerin saldırıları nedeniyle ara verse de, 1978 yılında mezun oldu. Bu arada 1976 yılında akrabası olan Cihan CİZİRİ ile evlendi ve bu evlilikten Felat, Ferhat ve Kamuran adlarında üç çocuk dünyaya geldi.

Sonrasında öğretmen olarak Dersim’e tayini çıktı. Yaklaşık olarak bir sene çalıştıktan sonra, Maraş katliamı boykotu nedeniyle devlet tarafından Afyon ili Bolvadin ilçesine sürgün edildi. Bu ilçede sağcı gruplar tarafından tehditlere ve saldırılara maruz kaldı ve daha görevine başlamadan ailesinin yanına dönmek zorunda kaldı. Uzunca bir süre değişik mesleklerde çalıştıktan sonra 1991 yılında Demokrasi Partisi (DEP) tarafından teklif edilen Mardin Milletvekilliği adaylığını kabul etti.

Yapılan milletvekili seçimlerinde, Mehmet Sincar Mardin milletvekili olarak Meclis’e seçildi. Meclis’te özellikle bölgedeki faili meçhul cinayetler ve köy korucularının saldırılarına karşı aktif çalışmalarda bulundu. Sadece seçildiği il Mardin’de değil diğer illerde JİTEM, köy korucuları ve Hizbullah’ın gerçekleştirdiği katliam ve cinayetlere Meclis’te soru önergeleriyle ve mağdur halkın yanında durarak mücadele etti. Birçok kez tehditlere maruz kalsa da mücadelesine 4 Eylül 1993 günü yine faili meçhul bir olay için bulunduğu Batman’da öldürünceye kadar devam etti. Öldürüldüğünde 39 yaşındaydı.

Mehmet Sincar için Meclis Genel Kurulunda yapılan saygı duruşu:

Benzer Yazılar

2 Mart 1994 – DEP Milletvekillerinin Dokunulmazlıkları Kaldırıldı

Haberler 2 ay önce

Ahmet Türk, Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan, Mahmut Alınak, Sırrı Sakık… Bugün, Kürt sorununun demokratik çözümünü politik ajandasının merkezine koyan DEPli milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Hatip Dicle ile Orhan Doğan, meclis kapısında gözaltına alındı. *** Şimdi filmi biraz geri saralım ve DEP’lilerin tutuklanmasına giden sürece DEP’e, HEP’e ve Kürt milletvekillerinin parlamento maceralarına biraz daha yakından bakalım. 1983’te kabul edilen Siyasi Partiler Kanununun özellikle 81. maddesi, Kürtlerin ve ezilen tüm halkların haklarını savunan bir siyasi partinin var olma koşullarını ortadan kaldırıyordu. Bu yasa ile Türkiye’de Türklerden farklı bir halkın ve Türkçeden farklı bir dilin varlığını, haklarını savunmak şöyle dursun “ileri sürmek” dahi yasaklanmıştı. Bu sebeple tam olarak “içlerine sinen” ve Kürt sorununun demokratik çözümü, tüm Türkiye’de demokratikleşmenin sağlanması gibi esas gündemlerini dile getirebilecekleri bir parti kurma yoluna gidememişlerdi. 1987 Genel Seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti içerisinde siyaset yapmaya başlayan bugün yakinen tanıdığımız Ahmet Türk, Mahmut Alınak, İbrahim Aksoy ve daha birçok […]

Bizim onur tutanağımız, onların utanç tablosu

Haberler 3 ay önce

Özgür Gündem Özgür Gündem yayına başladığında nelerle karşılaşacağını, hangi baskılara göğüs germek zorunda olacağını biliyordu. Fakat halkların sesi, emekçilerin sesi, kadınların, çocukların, düzene muhalefet edenlerin, işkence görenlerin, köylerinden sürülenlerin, düzene karşı sesini yükseltmek isteyenlerin bir sesi, kürsüsü olmalıuydı. Sahibinin sesi haline gelen yazılı ve görüntülü medyaya, Mehmetçik Gazetecilere aykırı bir ses çıkmalıydı. Bu ses ve kürsü olma görevi Gündeme düştü. Gündem bütün çalışanlarıyla bu görevi üstlendi, yüklendi ve bugüne kadar taşıdı. Taşımaya da devam etmeye kararlı. Geçmişte karşılaştığı baskıları göğüslemeyi nasıl göze aldıysa bundan sonra karşılaşacağı baskıları da göğüslemeye hazır olacaktır. Gündem çıktığından bugüne kadar muhabirinden, yazarına, dağıtıcısından, teleksçisine kadar hangi baskılar, tehditler, katledilmelerle karşılaştığını hatırlamak bundan sonra neleri göğüslemeye hazırlandığı konusunda iyi örnektir. 1992 yılı, Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik ihlallerin en fazla yaşandığı yıllardan biri oldu. Türkiye’de hiçbir dönemde olmadığı kadar çok sayıda gazeteci yaşamını yitirdi. 1992 yılı içinde 11 gazeteci uğradıkları silahlı saldırılar sonucu yaşamını yitirdi. Öldürülen gazetecilerden […]

Cağaoğlu’nda çalışan hamallar öfkeli!

Haberler 3 ay önce

Faik Bulut İstanbul- Cağaloğlu’nun arkalarında bir sokak. Saat sabahın 7.30’u. Yaklaşık 40 kişilik bir grup sabahın ayazında bekliyor. Hepsi yorguni, hepsinin yüzündeki çizgiler yaşam koşullarının izini taşıyor. Bir kamyonet yaklaşıyor bekleyen insanlara. Koşuluyorlar. Kamyonettekiler içlerinden güçlü görünen birkaçını seçip alıyor. Geride kalanlar yeni bir kamyonet ya da iş verecek birinin yolunu gözlüyorlar umutla. Burası Cağaloğlu hamallarının durağı. Hergün okunup bir tarafa bırakılan gazetelerin, dergilerin, kitapların, taşıdığımız kimliklerin, duvarlardaki, masalardaki takvimlern velhasıl basılı her kağıdın içinde bu hamalların emeği ve alınteri var. Çünkü önce kağıdı onlar sırtlıyor, boyayı onlar taşıyor, makineler onların alınteriyle yerine getiriliyor. Basılı kağıtları yerlerine ulaştıran da yine onlar. Cağaloğlu hamallarıonın çoğu Niğdeli. Niğde’ye yatırım yapılmadığı için büyük şehre göç ettiklerini söylüyorlar. Fakat büyükşehirde büyük iş bulmak da o kadar kolay değil. Bu nedenle hamallık yapmaya başlamışlar. Kimi 10 yıldır, kimi 30 yıldır yapıyor bu işi, kimi de yeni başlamış. Günde 70-80 bin lira kazandıkları halde “Onların yırtık dökük […]

0 Yorum

Yorum Yaz

Rastgele