Gözaltında kayıplar nerede?

Gözaltında kayıplar nerede?

En son kayıp Fedai Şahin. Böylece Mart 1991’den bu yana İstanbul’da kayıp olanların sayısı 8’e yükseldi.

DENİZ TEZTEL

En son kayıp Fedai Şahin. Böylece Mart 1991’den bu yana İstanbul’da kayıp olanların sayısı 8’e yükseldi. Şahin ailesi dışında kaybolan 7 kişinin ailesi “Başbakan Süleyman Demirel’den açıklama” bekliyor.

Yusuf Erişti… HüseyinToraman… SonerGül… Hüsamettin Yaman… Hasan Gülünay… Ayhan Efeoğlu … Tuğrul Özbek…Ve Fedai Şahin…
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nce gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan insanlar… En son kayıp Fedai Şahin. Böylece Mart 1991’den bu yana İstanbul’da kayıp olanların sayısı 8’e yükseldi.

Şahin ailesi dışında kaybolan 7 kişinin ailesi “Başbakan Süleyman Demirel’den açıklama” bekliyor. Ankara İnsan Hakları Derneği’nde kalan ve 9 gündür açlık grevinde olan aileler bu konuda “resmi bir açıklama” yapılıncaya kadar eylemlerini sürdüreceklerini açıkladılar. Kayıplar listesine eklenen Fedai Şahin’den 5 gündür haber alınamıyor. Fedai Şahin 7 Kasım cuma günü Beykoz Kavacık’ta oturan arkadaşı Songül’ün evine gittiğinde karakol kuran siyasi polis tarafından gözaltına alındı. 8 aylık hamile olan Songül halen gözaltında. Ancak Fedai Şahin’den bir haber yok.
Cuma gecesi Fedai Şahin’in gözaltına alındığını gören biri, anne Güzel Şahin’i arayarak bilgi veriyor. Cumartesi günü Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne giden Güzel Şahin’e polisler ” Yarın gel, oğluna elbise ve para verirsin” diyor. Ancak Pazar günü tekrar Emniyet’e giden Güzel Şahin’e bu sefer  “Oğlun burada yok” deniliyor

Dün sabah İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne giden Güzel Şahin ile kızı Meral Şahin buradan da kovuluyorlar. Şahin ailesi, son günlerde yaşanan kayıp olaylarına bir yenisinin daha eklenmesinin telaşında.

1986 yılında gözaltına alınan ve TKP/ML TİKKO davası nedeniyle 36 yıl hapis cezası alan Fedai Şahin 1991 yılının nisan ayında şartlı tahliyeden yararlanarak cezaevinden çıkmış. Ancak o günden sonra Şahin ailesinin huzuru kalmamış.

Güzel Şahin, oğlu cezaevinden çıktıktan sonra sürekli polis tarafından rahatsız edildiğini, ayda en az iki kere karakola çağırıldığını anlatıyor. Oğlunun cezaevinden çıktıktan sonra askere gitmediğini belirten Güzel Şahin şunları söylüyor: “5 yıl cezaevinde kaldı. İçerde o kadar yatmış. İşkence görmüş, zulüm yapılmış bir insan. Niye askere gidecek ki? Ben de gitmesini istemiyordum. Hem insana işkence yap, cezaevinde yatır, hem de sonra eline silah ver, askere gönder. Adalet bu mu? Tabii ki gitmeyecekti.”

Kızkardeşi Meral Şahin son dönemde kayıp olaylarının arttığına değinerek “Elimizden gelen her şeyi yapacağız” diyor. “Gerekirse ben de Ankara’ya giderim” diyen anne Güzel Şahin ise sözlerini şöyle sürdürüyor: “Vicdan azabı duyuyorum. Herhangi bir şeyden utanmıyorum da korkmuyorum da. Bu işin peşini bırakmayacağız. Kanımın son damlasına kadar çocuğumun peşinde olacağım. Yıllar geçse bile bu işle uğraşacağım.”

Anneler çocuklarını bulmak için her yolu deniyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde kaybolan 7 kişinin ailesi ise açlık grevini sürdürüyor. Açlık grevinin 9’uncu gününde olan aileler önce TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk’a gittiler. Ancak Cindoruk “bu konuda bir şey yapamayacağını, yetkisi bulunmadığını” söyledi. Bunun üzerine aileler Başbakan Süleyman Demirel’le görüştüler. Demirel ise “Çocuklarınız benim cebimde mi çıkarıp vereyim” dedi.
Demirel’in bu yanıtını “yeterli” bulmayan aileler “Başbakan bir açıklama yapıncaya” kadar Ankara İnsan Hakları Derneği’nde açlık grevlerini sürdürmeye karar verdiler.

Aileler dışında da bu konuya duyarlık gösteren Özgür-Der ve Yeni Demokratik Kadın Derneği üyeleri dün TBMM Başkanlığı’na ve Başbakan Süleyman Demirel’e birer mektup göndererek gözaltına kaybolanların durumu hakkında açıklama istediler. Berlin Parlamentosu milletvekili M. Czolleck de Başbakan Süleyman Demirel’e bir telgraf çekti. Czolleck telgrafında “Bizler bu ülkede gözaltında kaybolan insanların ailelerini ve tüm politik tutukluları destekliyoruz. En kısa zamanda gözaltına kayıplar ve politik tutuklular serbest bırakılsın” dedi.
Berlin Parlamentosu üyesi üç milletvekili ile İstanbul Özgür-Der yönetiminden üç kişi bugün Ankara’da Başbakan Süleyman Demirel, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk’la görüşecekler

Öte yandan İstanbul Özgür-Der Başkanı avukat Zerrin Sarı bir çağrı yaparak “herkesin her yerden ve her türlü araçla hükümeti kayıplar konusunda açıklama yapmaya zorlamasını” istedi.

Mart 1991’den bu yana İstanbul’da kaybolanlar şunlar:
Yusuf Erişti: 9 Mart 1991’de Belgradkapı’da bir arkadaşıyla buluşmaya gittiğinde, saat 08.20’de gözaltına alındı. Siyasi şubede gözaltında bulunan Hamil Demirkaya Yusuf Erişti’yi gördüğünü açıkladı.
Hüseyin Toroman: 23 Ekim 1991’de Kacamustafapaşa’daki evinden çıkarken gözaltına alındı. Eşi Gülay Toraman olayı gördü.
Soner Gül ve Hüsamettin Yaman: 4 Mayıs 1992 tarihinde Fındıkzade’deki bir otobüs durağından birlikte gözaltına alındılar Gözaltına alınmayı durakta bekleyenler gördü. Hüsamettin Yaman’ın ağabeyi Feyyaz Yaman gayrıresmi bir şekilde kardeşinin şubede olduğunu öğrendiğini açıkladı.
Hasan Gülünay: 20 temmuz 1992’de Sanyer Tarabyaüstü’ndeki evinden çıkarken gözaltına alındı. Görenler var.
Ayhan Efeoğlu: 6 Ekim 1992’de gözaltına alındı. Halen Sağmalcılar Cezaevi’nde tutuklu bulunan Hacer Arıkan ve Ali Tekin, gözaltındayken kendilerine Ayhan’ın resminin gösterildiğini açıkladılar. Arıkan ve Tekin yaptıkları açıklamada, polisin kendilerine Ayhan’ı gözaltına aldıklarını söylediğini belirttiler.
Tuğrul Özbek: 9 Ekim 1992’de Yeniköy’de Çardak Çaybahçesi’nde gözaltına alındı. Tanıklar var. Tanıkların kasede alınmış anlatımları Tuğrul Özbek’in avukatlarında.
Fedai Şahin: 7 Kasım 1992 günü Beykoz Kavacık’ta oturan arkadaşı Songül’ün evine gittiğinde evde karakol kuran polisler tarafından gözaltına alındı. Olayı görenler daha sonra ailesine haber verdiler.

Benzer Yazılar

2 Mart 1994 – DEP Milletvekillerinin Dokunulmazlıkları Kaldırıldı

Haberler 2 ay önce

Ahmet Türk, Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan, Mahmut Alınak, Sırrı Sakık… Bugün, Kürt sorununun demokratik çözümünü politik ajandasının merkezine koyan DEPli milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Hatip Dicle ile Orhan Doğan, meclis kapısında gözaltına alındı. *** Şimdi filmi biraz geri saralım ve DEP’lilerin tutuklanmasına giden sürece DEP’e, HEP’e ve Kürt milletvekillerinin parlamento maceralarına biraz daha yakından bakalım. 1983’te kabul edilen Siyasi Partiler Kanununun özellikle 81. maddesi, Kürtlerin ve ezilen tüm halkların haklarını savunan bir siyasi partinin var olma koşullarını ortadan kaldırıyordu. Bu yasa ile Türkiye’de Türklerden farklı bir halkın ve Türkçeden farklı bir dilin varlığını, haklarını savunmak şöyle dursun “ileri sürmek” dahi yasaklanmıştı. Bu sebeple tam olarak “içlerine sinen” ve Kürt sorununun demokratik çözümü, tüm Türkiye’de demokratikleşmenin sağlanması gibi esas gündemlerini dile getirebilecekleri bir parti kurma yoluna gidememişlerdi. 1987 Genel Seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti içerisinde siyaset yapmaya başlayan bugün yakinen tanıdığımız Ahmet Türk, Mahmut Alınak, İbrahim Aksoy ve daha birçok […]

Faili meçhul cinayetleri araştıran DEP vekili Sincar Batman’da öldürüldü

Haberler 3 ay önce

DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar, faili meçhul cinayetleri araştırmak üzere gittiği Batman’da öldürüldü. ANKARA– Batman’da yeniden tırmanışa geçen faili meçhul cinayetleri araştıran ve aralarında DEP Milletvekillerinin de bulunduğu gruba silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda, DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar ve DEP Batman İl Yönetim Kurulu üyesi Metin Özdemir öldürüldü. Saldırı sonrasında Batman’da sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yasak, belediye hoparlörlerinden anons edilirken, şehrin belirli konumlarına zırhlı askeri araçlar yerleştirildi. ‘CİNAYET İŞLENENE KADAR ORTADA TEK BİR POLİS YOKKEN, OLAYDAN ÜÇ DAKİKA SONRA OLAĞANÜSTÜ ÖNLEMLER ALINDI’ Batman’da faili meçhul cinayetleri araştırmak için yürütülen çalışmalar kapsamında kendilerine hiçbir güvenlik görevlisinin eşlik etmediğini hatırlatan DEP Milletvekili Leyla Zana, “Ne ilginçtir ki cinayet işlenene kadar ortada tek bir polis yokken, olaydan üç dakika sonra olağanüstü önlemler alındı” ifadelerini kullandı. BAŞBAKAN ÇİLLER: ‘DEVLET OLAYA HEMEN EL KOYMUŞTUR’ DEP Milletvekili Sincar ve parti yöneticisi Özdemir’in öldürülmesinin ardından Bakanlar Kurulu olağanüstü toplandı. Cinayete dair açıklama yapan Başbakan Tansu Çiller […]

Bizim onur tutanağımız, onların utanç tablosu

Haberler 3 ay önce

Özgür Gündem Özgür Gündem yayına başladığında nelerle karşılaşacağını, hangi baskılara göğüs germek zorunda olacağını biliyordu. Fakat halkların sesi, emekçilerin sesi, kadınların, çocukların, düzene muhalefet edenlerin, işkence görenlerin, köylerinden sürülenlerin, düzene karşı sesini yükseltmek isteyenlerin bir sesi, kürsüsü olmalıuydı. Sahibinin sesi haline gelen yazılı ve görüntülü medyaya, Mehmetçik Gazetecilere aykırı bir ses çıkmalıydı. Bu ses ve kürsü olma görevi Gündeme düştü. Gündem bütün çalışanlarıyla bu görevi üstlendi, yüklendi ve bugüne kadar taşıdı. Taşımaya da devam etmeye kararlı. Geçmişte karşılaştığı baskıları göğüslemeyi nasıl göze aldıysa bundan sonra karşılaşacağı baskıları da göğüslemeye hazır olacaktır. Gündem çıktığından bugüne kadar muhabirinden, yazarına, dağıtıcısından, teleksçisine kadar hangi baskılar, tehditler, katledilmelerle karşılaştığını hatırlamak bundan sonra neleri göğüslemeye hazırlandığı konusunda iyi örnektir. 1992 yılı, Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik ihlallerin en fazla yaşandığı yıllardan biri oldu. Türkiye’de hiçbir dönemde olmadığı kadar çok sayıda gazeteci yaşamını yitirdi. 1992 yılı içinde 11 gazeteci uğradıkları silahlı saldırılar sonucu yaşamını yitirdi. Öldürülen gazetecilerden […]

0 Yorum

Yorum Yaz

Rastgele